22 Aralık 2010 Çarşamba

Eziz Dostum Mennen Küsüp İncidi...

Eziz Dostum Mennen Küsüp İncidi
Ayrılık Yaeğ Kimi Çekti Yeridi
Gezdiğin Yerleri Od Basıp İndi
O Gedip Galmışam Hesretindeyem


Neçe Nağme Goşum
Neçe Dillenim
Dost Gedip Özüme Gelebilmirem
Ele Bir Ellerim Yoh Olup Menim
Gözümün Yaşını Silebilmirem


Çaldığı Sazını Getirip Mene
Görsün Ki Çalmakta Neçe Mahirem
Elinde Yay Kimin İncelsin Gine
Ziyler Hep Çekilin Güyüldi Odam


Neçe Nağme Goşum
Neçe Dillenim
Dost Gedip Özüme Gelebilmirem
Ele Bir Ellerim Yoh Olup Menim
Gözümün Yaşını Silebilmirem

24 Ağustos 2010 Salı

Az Geldik...


Gözlerimi henüz açmıştım ki…
Bir nefes… bir nefes diledim o an,kalbimi yeniden hissedebilmek için… gökyüzüne bakıp da göremediğim an anladım kayıp gittiğini ya da sönmene sebep ben… ne anlamı vardı ki, sen yoktun ve ben hala seçebiliyordum renkleri… Ankara gibi olsun istedim o an görebildiğim her şeyi; gri…
Şimdi aynanın karşısında sana bakıyorum gözlerimden; tüm maskelerimi çıkarmış… Haklıydın, haklıydım hatta herkes haklıydı ama değişmiyordu skor işte; yenilgini hazmedemezken mağlubiyetim bir ak daha eklemişti çoktan; kumrallığını yitirmeye yüz tutmuş saçlarıma…
Bir şarkıydın, bir şiirin adı oluyordun, tuşları isminin harflerinden ibaret bir daktiloydun ve gidenler kervanında bir Seferi... Hiç bakmadın ardında sürüklenen beni… dizlerim acıyordu, göğsüm acıyordu, gözlerim tozla doluyordu ve göz kapaklarım bir bataklığa dönüşüyordu… Yüzümdeki çizgiler şimdi birer ark oldu ardından yağan yağmurların yarattığı sellerden…
Durma ne olur, olabildiğince büyük adımlar at ve bakma sakın ardına ki o güzel gözlerin görmesin yarattığımız eserimizi; yalnızca kanla karışık yağmurlar altında görülebilen…
İsimlerimizin baş harflerinden doğuyordu tüm kutsal kelimeler; Aşk gibi… gel gör ki “Az” geldik Aşkı anlamaya…
Hoşça kal…

23 Mayıs 2010 Pazar

Bêtebun...


Çi şevek giran bu tû nizani…
Ev çen sal çêbu te ji welatê dilêmin barkir
Wek şevek anha bu; zivistan bu, ba bu, baran bu
Gir girê Tav û bruska bu li ser rûhemin
Û ewrê tarî girt li ser qesra mi ji ter çêkiribu di dilê xwede
Çuna te bêkesî bu, ğela bu, tûnebun bu û êşa evîndarîyê bu
A wê çağê mi nû famdikir; evîndarî bi zimanê kûrdî çûxwas bi mâne bu

Mi tû çare ji tûnebuna tere nedît
Ne tû çem û ne tû bahra; tî buna dileminî bê te mabu derbas nedikir
Ne şoka rojê u ne tarîya şevê, xeyala suretê te ji ber çavêmin wenda nedikir
Ne pirsa hevala û ne axa welat, hilma minî bê te fire nedikir
Hêvyamin xwedayê jor bu,wî jî tû ji mir li jêr ava nedikir

Ez lalim, ez ker im, ez korim, ez evdalim
Peyva bê navête zimanêmin qebul naki; bi peyivi
Deng ji dengê te xweştir nehatîyi cîhanê ez gûhdar bikim
Çavêmin bi hêsira mij girtîyi; ji ber tû ne li pêşyamini
Tebatî nakevi cesedê canê mi lêêêê
Ez bum evdalek li ser çol û çepelâ bi hewar bi gazî
Navê hewar û gazîyami tû bu,û cîhan û alemê gûhdar dikir
Hew dengê min ne dihat te,ev jî tûnebuna te li min giran dikir
Zikê Ezraîl bi halê min di şewitî;mirinê ji mirê şujde dikir


24.05.2010- 02:17 /Ankara