21 Aralık 2008 Pazar

çal artık kapımı huzur...


ansızın bir yol üstünde durduğumu fakettim...

izliyordum gelen geçeni ve affedilmediğini farkediyordum bazı şeylerin..

şimdi ise hareket etmek bile korkutuyor beni..

değiştirmek istemiyorum yönümü..

ama an be an şose bir yola dönüşüyor başlarken asfalt olan...

yine de yürüyorum, sonra

yolun sonunu görmeye başlıyorum bu kez...

ne kadar uzağa diksem gözlerimi gördüklerim değişmiyor;

yol patikaya dönüşüyor önce,sonra aşılmaz dağlar ve o dağların çoook ardında

elbet yürüyeceğim ufuk çizgileri..

ben ise ısrarla bu yoldan devam etmek isterken yürümeye..

huzurumun bittiğini fakediyorum...

şimdi bekliyorum patikaya dönen yolun kısmında

bekliyorum bel ki çalar kapımı huzurun

ki o zaman gücümün olacağı o dağa inatla tırmanmayı...

duruyorum orada işte....

bel ki inadına duruyorum belki de...

ey Seferi!

bilirmisin seni bekleyen seferleri?

dön gel,bu yol yol değil ne de sen bu yolun yolcusu...

olsun derim sonra,

beklerim belki çıka gelir ansızın huzura bürünmüş bir serseri

ve isterim yürümeyi yol arkadaşım serseri huzuru koluma takarak...

ey Seferi!

yoksa yitirdin mi kendini?

sen Seferisin olamazsın bir serseri!

ancak isterse eğer yürüsün birlikte...

görmüyormusun hala kaldın işte yolun ortalığında...

görmüyormusun hala...........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder