25 Ocak 2009 Pazar

Hoşçakal...


Selam olsun senle geçen zamanın her saniyesine
Ve hoşçakal senle olabilme ihtimali kaybolan yarınlarımın

Desem ki darağacında boynumdaki ipte kırılmış boynum
Ve an be an nefessiz kalıyorum
Sönmeye yüz tutmuş sokaklarımın lambalarına
Son kez bakarken bile
Dudaklarıma değmiş teninin kokusu yayılıyor
Canlı kalan son hücrelerime
Haydi sevgili
Son kez canım de bana
Ve ben hep canın olarak kalayım olmayacağım bu diyarlarda

Bir şey söyle bana
Demli bir çay kokusu ya da son bir sigara tadında
Ya da ne bileyim gözlerinin derinliği gibi bir şey olsun
Bir anlamı olsun bu gidişin
Ben, olduğun bir nostalji treninin geçtiği bir ray olsam
Ve sen her gün bin kez geçsen üstümden
Acırsa bedenim senden değil ha
Geçmediğin anlarda beni paslandıran yağmurlardandır bilesin

Sahi hiç söylememiştim sana değil mi?
Seni benzettiklerime…
Sen var olan her şeyin bir fazlasıydın bende;
On iki ayın sonunda devam eden bir sene
Ve en güzeli dört mevsimin hepsine benzeyen
Ama hepsinden daha soğuk daha sıcak daha renkli
Ve yaprak dökümleri hiç olmayan
Karların gri çiçeklerin gri güneşin gri ve hatta
Rüzgarların bile gri olduğu…
Ve griyi çok sevdiğim bir dünyada
Beşinci kuşak gri bir mevsimdin sen

Hani biliyorduk sonunu
Ama hiç gerek yoktu
Başkalarına bunu kendilerine mal ettirmemize
Ve üçüncü birilerine birbirimizi ört bas ettirerek
Sevgiyi korkunç bir sona çevirmeye
Hiç gerek yoktu…

Olmayacak öyle biri biliyorum ya
Bir gün bakarsa biri sana
Sakın izin verme benim gibi bakmasına
Çünkü kimse seni saklayamayacak göz bebeklerine
Ve hiç kimse bir ömrü bakışlarına armağan etmekle yetinmeyecek…
İsterdim ki kimse dokunmasın sana
Ama bir zamanlar kendime bile imkansız kıldığım
Sen!
Bugün bir sokak çocuğu gibi
Oradan oraya itiliyor
Ve sen yara bere içinde kalıyorken her gün
Ben biraz daha kan kaybediyorum yaralarını gördükçe…
Haydi sevgili
Seni unuttum dediğin gibi
Unut beni…


(18-02-2007-iyi kal,sağ kal,HOŞÇA KAL….)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder